30 yıldır sanatını icra eden Selimeciyan, teknolojiyle beraber el işçiliğinin kaybolduğu pırlanta mıhlamacılıkta artık yetiştirilecek çırak bulunamadığından yakındı. Yakın gelecekte bu sanatın kendileriyle kaybolacağını düşünen Selimeciyan, “Biz Kapalıçarşı’nın tozunu yutan son nesiliz. Bu meslek artık endüstriyel hale geldi. Bizimle beraber yavaş yavaş kaybolacak” dedi.

“Siparişe göre yurt içi veya dışına da gönderim yapıyoruz”
1990 yılında 15 yaşındayken mesleğe başlayan Selimeciyan, 1 buçuk sene bir ustanın, 2 buçuk sene de başka bir ustanın yanında çalıştığını anlatarak, “2010 yılında kadar da uluslar arası bir firmada çalıştım. Sonra kendi atölyemi açtım o tarihten beridir sanatımı icra ediyorum. Genellikle Kapalıçarşı’ya çalışıyorum. Ayrıca siparişe göre yurt içi veya dışına da gönderim yapıyoruz. Ancak ağırlığımız Kapalıçarşı oluyor” diye konuştu.
“Biz çok eskiyiz, önceden teknoloji yoktu”
Bu meslekte eskilerden olduğunu vurgulayan Selimeciyan “Biz çok eskiyiz, önceden teknoloji yoktu. Şu an hazır satılanlar teknoloji sayesinde neredeyse el değmeden üretiliyor. Bunları eski ustaların hepsi bir tane plakadan yapıyordu. Çok büyük sadekâr ustaları var, biblo gibi yaparlardı. Yenilik endüstriyi getirdi. Şu an neredeyse çizimden mıhlanmış çıkıyor. Dikkat edilmesi gereken taşların yüksekliği, yamukluğu oldu. Eski ustalığı gerektiren bir durum yok” ifadelerini kullandı.

“Eski ustalık bizle beraber bitecek gibi duruyor”
Kapalıçarşı adabıyla yaşayan mıhlama ustalarının son neslini yaşadığının altını çizen Selimeciyan, “Bu sanatta Kapalıçarşı’nın tozunu yutan son nesiliz diyebiliriz. Eski ustalık bizle beraber bitecek gibi duruyor. Çünkü yeni nesil yetişmiyor, çırak bulunmuyor. Maalesef ufak ufak yok olup gideceğiz” diye konuştu.