Bu arazi çalışmasının ardından çınar ağaçlarının bütün hastalıklarını tespit etmek için bir proje hazırladıklarını ve söz konusu mantar hastalığı dışında 29 çeşit mantar belirlediklerini dile getiren Severoğlu, şöyle devam etti:"Uluslararası literatürleri inceleyerek bu mantar üzerinde etkili olduğunu gördüğümüz bazı ilaçları, biz de değişik oranlarda veya etken maddeleri bir araya getirerek, etkisini artırmak üzere laboratuvarda birleştirdik. Yani yeni solüsyonlar elde ettik. Bu solüsyonların, laboratuvarda yüzde yüz etkili olduğunu gördükten sonra ağaçlara verilmesi gerektiği konusunda belediye ile görüştük. Ölmek üzere olan ağaçlara uygulama yaptık. Burada da ilk kez 'Tree injection' dediğimiz bir metodu kullandık. ABD'den getirdiğimiz bir tabanca ile bu ilaçları ağaçlara verdik ve bu ağaçların yaşamasını uzattık belli bir süre. Ancak daha sonra gördük ki bu ağaçların devamlı ilaçlanması ve hasta ağaçların da ortadan kaldırılması gerekiyor ki hastalık yenilenmesin. Çünkü çok hızlı yayılabilen, özellikle yara yüzeylerinden bulaşan bir hastalık."Bu ilacın, ksilemde oluşan mantarların öldürülmesi suretiyle ağaçları biraz rahatlattığını anlatan Severoğlu, "Tabii kesin bir netice alabilmek için bu çalışmaların devam ettirilmesi lazımdı. Ben YÖK tarafından 2012 yılında Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nde görevlendirildim. 5 yıl orada kaldım. Geldikten sonra yine bu hastalıkların devam ettiği konusunda bir bilgi aldım." dedi.İBB görev teklif etti
Söz konusu ağaçlarla ilgili ortada büyük bir bilgi kirliliği olduğunu dile getiren Severoğlu, sözlerine şöyle devam etti:"2020 yılında bu hastalık üzerine çalışma yapılmış. 2021'de de böyle bir çalışma yapıldığı söylenmiş. 2022'de 39, toplamda 112 ağaç kesilmiş. Bunların hiçbirinden ve çalışmalar yapıldığından haberim yoktu. Sitem de etmiyorum, birçok farklı hoca ile çalışılabilir ancak bizim en azından bilgilendirilmemiz konusunda bir zaaf olduğunu düşünüyorum. Haber verilseydi biz de gönüllü olarak çalışmalara iştirak edebilirdik. Ecdat yadigarı çınarların yaşaması için bilim insanı olarak daha önce elimizden geleni yaptık. Şu anda İBB yetkilileri bizi çağırdı, bundan sonra bu hastalıkla mücadele etmek için iş birliği teklif etti." "Hepsine, 'Yüzde yüz bu hastalıktan kesilmiştir.' diyemiyorum"
"Bu hastalık acaba bütün ağaçlarda var mıydı?", "Kesilen ağaçlar kurtarılabilir miydi?" sorularının yöneltildiğini ifade eden Severoğlu, şu değerlendirmede bulundu:"Ben ağaçları görmedim. En azından makroskobik olarak görseydim, eğer bu hastalık Ceratocistis fimbriata var Platani ise 'Bu hastalık bu ağaçlarda mevcut, derhal kesilmesi lazım.' derdim. Başka bir hastalıktan da ölmüş olabilirler. 2010 yılından sonra verdiğim projede 30'a yakın hastalık tespit etmiştik. Bu hastalıklarla da belediyenin mücadele ettiğine inanıyorum. Bugün de ettiklerine inanıyorum.Fakat hepsine de 'Yüzde yüz bu hastalıktan kesilmiştir.' diyemiyorum. Çünkü kesilen ağaçların nerede olduğunu dahi bilmiyorum. Bu hastalığı tespit eden kişi olarak ben de bilgilendirilmek isterdim. Şu anda bilgilendirildik ama biraz geç oldu. İstanbul'da kurtarılmayı bekleyen birçok çınarımız var. Bunların tedavi edilmesi, en azından hastalıkların belirlenmesi yönünde çalışma yapılabilir."Geçmişte Anadolu Yakası'ndaki dişbudak ve sedir ağaçlarında çok sayıda ölümlerin olduğunu gördüklerini, meşelerde bakteri tespit ettiklerini anlatan Severoğlu, o dönemde İBB'ye mücadele yöntemlerini söylediklerini ve bu ağaçların kurtulmasına vesile olduklarını ifade etti. "Bütün anıt ağaçların koruma ilaçlamalarının yapılması lazım"
Severoğlu, anıt ağaçların bakımıyla ilgili dikkat edilmesi gereken hususları da şu şekilde aktardı:"(Tomografi) Dayanıklılığını tespit etmek için uygulanan bir yöntemdir. Ama öncesinde mutlaka hastalıklarının tespit edilmesi gerekiyor. Bitki koruma biliminde şöyle bir kural vardır: Bir bitkinin hasta olabilmesi için hastalıkların bir açıklıktan girmesi lazım. Stoma, lentisel, hidatod gibi doğal açıklıklardan bazı mantar ve bakteriler daha doğrusu hastalık etmenleri girebilir, bitkileri hastalandırabilir. Bir de antropojen etkiler olabilir, hayvanların etkisi, yıldırım düşmesi, mekanik hasar, belediyelerin çalıştırdığı kepçelerin çarpması, işçilerin kürek ve kazmalarının köklere isabet etmesi gibi nedenlerle yaralanmalar olabilir.Budama yapılırken hijyene dikkat etmek gerekiyor. Bir ağaçtan kestiğiniz dal parçasının içerisinde hastalık etmeni varsa sizin budama aletinize bulaşıyor. Onu bir sonraki ağaca değdirdiğinizde o hastalığın sporlarını ya da misellerini ağacın ıslak yerlerine bırakmış oluyorsunuz. Bunun dışında yara yüzlerinin sterilizasyon kabiliyeti olan sıvılarla ya da macunlarla kapatılması gerekiyor. Ayrıca bütün anıt ağaçların koruma ilaçlamalarının yapılması lazım. Bu koruma, geniş spektrumlu ilaçların belirli dönemlerde az miktarda kullanılmasıdır. Bu koruma önlemleri büyük oranda hastalıkların ilerlemesini engelleyecektir. "

Belediyecilik faaliyetlerinde ağaçlara en üst düzeyde dikkat edilmesi gerektiğini belirten Severoğlu, "Mesela tretuvarlar yapılırken araçların çarpmasını engellemek, böyle bir durumda müteahhitlere ceza verilerek bu yolun en aza indirilmesi, ağaçların köklerinin tamamıyla taşlarla hapsedilmemesi gerekiyor." dedi.Yurt dışında bulunması nedeniyle ağaçların bakımının 5-6 yılına şahit olmadığını ifade eden Severoğlu, "Ama o yıllarda yaptığımız çalışmalar bir netice verdi ki çok fazla kesim olmadan bu günlere kadar geldik. Bu hastalığın 2020'den sonra bu şekle gelmesinin çeşitli sebepleri olabilir. Küresel ısınma olabilir, farklı farklı sebepler olabilir ama neticede ortada 112 ağacın kesilmesi durumu var. Netice şu, eğer bu hastalıksa, belediye yüzde yüz doğru yapmıştır. Eğer 3-5 tane var da diğer hastalıklardan dolayı tedavi edilebilecek bireyler vardıysa, onları kesmemeleri gerekirdi. Böyle bir durum var mı yok mu henüz incelemedim. İBB de 'İnceleyebiliriz.' diye bir teklifte bulundu." şeklinde konuştu.